Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Posts Tagged ‘gölge’

İsmi olup da cismi olmayan dört şey geldi aklıma; nokta, şimdi, ateş ve gölge…
Nokta; kendi yokluğundan sonsuzluk doğuran bir bukelamun, her bi şey sonsuz noktadan oluşmaktadır…
Geçmişle geleceğin birbirine yapiştığı yer; Şimdi? O yoktur; yakalanmaz yani, ve ama sanki onun dışında da hiçbirşey yoktur…
Gölge ve Ateş mi;
Gölgem ateşe düştü;
Gölgem yandı tutuştu;

 

Bir Maya Tanrıçası karıştı söze:

Bir de rüzgar var unuttuğun. Cisimsizlerin en delisi. Gölgeni senden ve ateşten kurtaran. Derler ki rüzgar ateşi arttırdı. Valla yalan billa yalan. Ateş rüzgarı görünce dans etmeye başladı ve o anda gölge özgür oldu.

 

 

 

Gölün maya tutacağını biliyodum;

Gölün hemen kıyısından bi patikaya saptım; Mevlana’yla karşılaştım, eşeğe ters binmişti, ama beni şaşırtan eşeğe ters binmesi değil de eşeğin geri geri gitmesiydi; (mevlana1: eşek perisi, peri olan eşekti belki de bilemiyorum) bugün Allah için ne yaptın diye sordu ( o tanrıya Allah der, bozmayalım jargonu), Allah için bir Jeep havaya uçurdum dedim, Jeeplerin havaya uçurulması gerektiğine yürekten inanıyorum; bi de düdük çaldım dedim, o kadar parayı nerden buldun diye sordu, bir metre pembeyi 3 metre fiyatına sattığımı nasıl söylerdim bu bilge kişiye… Ne istersin diye sordu, acelem var; kazan doğurtmaya gidiyorum (mevlana2: kazan ebesi);
“Vızılda be adam; çamurumda altın bulmak istiyorum” “Respect” dedi mevlana; “Arısın ya, bal yapıyosun ya” diyerek durumu kurtardım bir parça; “Öğüt mü? Ben ferrarimi sattım, eşek aldım” dedi; “atıyosun” dedim; “evet attım galiba” dedi;
“Un olmak, ekmek olmak, serçelere yem olmak için mi? Yürü git gölgenden güneş bul!”
Altın bulmak umuduyla çamura yattım; “kolaysa sen bul”; “Respect” dedi mevlana again and again; “güneşimden kaç” , “gölgeme basıyosun”… Dünyayı kurtaramıyosan durumu kurtar again and again; “e, şey, efendim, bi maruzatım vardı, kolaysa siz bulabilir misiniz”, keşke bunu söylerken sırıtmasaydım diye düşündüm önce, ama sonra iyi ki sırıtmışım dedim, çünkü mevlana ayar oldu birden; hadi ayar ol mevlana, e-nel hak mevlana, 24 ayar ol, tanrının götü kalkık mevlana… hadi mevlana dibe daldım nefessizim, bir şeyin ne kadar yüksek olduğunu anlamak için ona dipten bakmak gerekir… titredi mübarek adam: “Bu neyin sesi ateştir, hava değil, kimde bu ateş yoksa YOKOLSUN!” (Mevlana3; tanrı lokumu, lokum dinamiti); “bunun için dönüyorsun değil mi? Rüzgar için… O ateşi dansettirmek için…

 

 

Read Full Post »

 

Tutku için aşka aşık olmak derler, sonsuz aşk bir güzelliğin kendini sonsuza kadar muhafaza etmesi midir, kim bilir, bu çocuğu gördüğüm zaman onun güzelliğine aşık oldum, Erostu sanki, hatta ötesi, kız mı erkek mi o bile belli değil, aşkın tanrısı bir çocuktu, aşkın aşkı bırakıp ‘aşkın’a yönelmesi felsefeye, tanrıya, böceklere (eğer dünyada herkese eşit oy hakkı olsaydı, böceklerin dediği olurdu, neyseki dünya bir monarşiyle yönetiliyor)… neyse bu aşkın veledine yarımay ismini koydum, Tanrı onu en siyaha ve en beyaza boyasın ama gri yapmasın, uç noktalar, üç noktalar…

oruç aruoba okumuştum,

ateş…

pişiren de… yakan da…

ateşini rüzgarla söndüremezsin, ama bir arkadaştan ilhamla ateş o rüzgarda dansedebilir…

ve ateş külün hafızasıdır… 

gölgemi yakan bir ateş tanıdım…

Read Full Post »