Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Archive for the ‘Dönüzmez Akşamın Ufku – M.Ali Üzelgün’ Category

(Devrilme noktası, süregiden bir değişimin ya da göreli bir denge durumunun yeni ve geri dönülmez bir gelişim gösterdiği eşiği ifade ediyor. ) Bakın şimdi İroni geliyor : Nature dergisi, 2006’nın 15 Haziran sayısında devrilme noktasının iklim değişikliği iletişiminde kullanılmasına sakıncalı sonuçları nedeniyle muhalefet ederken nihai tehlike olarak bu olasılığı sayıyor: “[Devrilme noktası] kavramı, anlamlı tek çözümün bütünlüklü (complete) bir çözüm olabileceği inancını güçlendirebilir, zira bütün diğer rotaların iklim sisteminin bu kritik eşiğe doğru yuvarlanmasına yol açması olasılığı vardır.” Devrilince olan şeye devrim demiyor muyuz? Anlamlı tek çözümün bütünlüklü bir çözüm olduğunu söylemenin daha bildik bir yolu “tek yol devrim” değil mi? Fakat nasıl bir devrimden bahsedilebilir bugün? ———————————————————————————- HAHAHA! Ya ne olur birisi bana bunu bir mizahçı yazdı desin,,, Ulan biz soldan devrimi felan eleştirdik ya, bu neo-liberal köpeklere gün doğdu, hayati önemde ve kesinlikle doğru kullanılmış bir kavramı ıskartaya çıkartmak için bile aşağılıkça “devrim” kavramını kullanıyorlar, insan, doğa, kültür her bakımdan sancıyor, şu neo-liberal şebeklere; bu devrim artık daha iyinin tahayyülü bile değildir, elzemdir artık, ve aşağıdan yukarıya doğru, yerelliklerde mikro devrimler olarak inşa edilecek, bu artık, insanın varlık-yokluk meselesidir, her şeyi fütursuzca piyasa terimlerine boğuyorsunuz, psikoloji’ye bile sıçradı bu söylem, insan>kendine yatırımı>elde edilecek kar, merak ediyorum, fiyatın nedir? (Aç parantez ,,, Hakan Günday’dan Şiddet: “…Tanıklık ettiğim dünya, şiddet kullanılarak yönetiliyordu. Ancak kimse bunu itiraf etmiyordu. Hatta şiddet kelimesi bile gömülmüştü. Onun yerine başka bir kelime kulllanılıyordu: Para. Çok daha nazik. Çok daha yasal. Çok daha ahlaki. Çağdaş uygarlıkta şiddetin anlamı paraydı. İhtiyacım olan güç, her banknotun içinde yeterince vardı…” kapa parantez) ——————————————————— Biyo, eko, organik ürünler ya da benzeri tüketim (ulaşım, enerji, vb.) alışkanlıkları üzerinden yapılan tercihler tümüyle anlamsız olmasa da, yeterli olmaktan çok uzaklar. Medeniyetin dayandığı söylenen çılgınlığın sınırlarında rasyonaliteden, modernitenin sürekli sorgulandığı ortamda kendi başına bir bireyden, karbon denkleştirme hesapları yapması beklenen bilinçli tüketiciden medet umamayacağımıza göre, ekolojik politikayı vicdani retle zenginleştirebilir miyiz? Bu bir kelime oyunu değil, çünkü vicdani ret sadece bir akti yapmamayı değil, o akti koşullayan ilişkiler bütününü hedef alacak bir yaşam pratiği ve dayanışma üretmeyi ifade ediyor. Bununla birlikte herhangi bir sosyal-küresel angajmanı da zorunlu kılmıyor. Tüketici ile retçi arasındaki fark, bedel konusunda apaçık oluyor; bilinçli tüketici, bedelini (karbon vergisi, karbon karşılığı ya da karbon dengi şeklinde) ödeyip alıştığı hayatına devam ederken, vicdani retçi bedelini ödeyerek meselenin etrafından dolaşmaya yanaşmıyor, yüzleşiyor. Bedelli iklim değişikliği politikasına karşı çıkmak, biyo-politik olarak kurulan (ve eko-politik olarak sürdürülmeye çalışılan) sistemle yüzleşmek anlamına geliyor. Bu şekilde, tüketici alışkanlıklarının yönetimi ve apolitik kavranışı yerine, politik bir ekoloji hareketinin başlangıç noktası olabilecek tercihler ve eylemlilikle temas etmeye başlıyoruz. Bir örnekle daha somutlaştırmak gerekirse, otomobilini son teknoloji süper verimli hibrid araçla değiştirmek tüketicilik ekseninden çıkmaksızın yapılan apolitik bir alışveriş tercihinden ibaretken (bu tür alışverişlerin çevrecilik olarak algılanmaya başladığı bir dönemdeyiz), otomobil yerine bisiklet tercih edip kentinde bisiklet yolları açmak için çabalamak tüm kent içi ulaşım sistemini yeniden yapılandıracak bir siyasi harekete tekabül ediyor. Birincisi arabasından başka pek fazla birşey değiştirmezken, ikincisi kendini, kentini, hayatının akış biçimini değiştirecek bir tercih. — Makalenin bütününe şuradan erişebilirsiniz, 2009 tarihli olmasına rağmen hala okunası bir makale, özellikle çevre politikalarıyla ilgilenen arkadaşlar, lütfen es geçmeyin)) http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=600&makale=Dönülmez%20Akşamın%20Ufku:%20İklim%20Değişikliğinin%20Devrilme%20Noktaları (not: kali, barış, önümüzdeki hafta istanbuldayım, serpil de yeşillerde, bi biraraya gelelim, çürüme ortada, politik taarruza geçmek zorundayız, bloglara şöyle bir baktım, milletin derdi gücü, aşk tesadüfleri sever olmuş, ben şöyle diyorum, aşk da devrim de organize işleri sever : )))

Read Full Post »