Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Archive for the ‘Magic Quartet – luka lad zeppelin .)ear(.’ Category

  1. Havva’ya iki kafalı bir kuşum dedi,,, havva kuşlara inanırdı,,, öyle aşık olmuştu,,, kuşlardan öğrenmişti,,, inandı!
  2. ol,,,
  3. yok ol,,,
  4. Celîl الجليل Büyüklük ve ululuğu pek yüce olandır.Güzeller güzeli. Celaleddin Rumi iyi bilir,,, neyi bilir,,, iki alemi de O’ndan bilir!
  5. God/Dâr الضار Zarar verici şeyler yaratan.
  6. Kahhâr القهّار haddi aşanları çok şiddetli kahreden.
  7. Müntakim المنتقم İntikâm alan (yılbaşında Allah oldum; bunu yaptım, onu tanımaya çalışıyorum, burası bi düz, bi ters, tam onluk,,, onbirlik,,, ondan,,, ve birden,,,)
  8. Mahûr: ahenkli,,, bunu çizdim duvara,,, bu yılanı istiyorum sırtıma,,, teni de dokunsa yeter,,, dili de,,, sevgilimin avcunun içi kadar olsun,,, Allah oraya sığar,,,
  9. Ben tutarlı değilim ama dengesiz değilim,,, bir ip cambazına tutarlı ol diyebilir misin? tutarlı olamaz, dengeyi tutturamazsa ve hile yapmazsa bir ağla, onu hiç bir şey tutamaz,,,
  10. ölümdür el-muzaffer daima,,, tuğlara, tuğlalara rağmen,,, tuğralara rağmen,,,
  11. ileri sar,,,
  12. ışık hızında sar,,,
  13. sar,,, sar biraz,,,
  14. 5 milyardan fazla sene geçti,,,
  15. güneş ölmeden devleşti,,,
  16. güneş dünyayı yuttu,,,
  17. gelecek bu!
  18. vuslat!
  19. .
  20. 7.6 milyar yıl sonra güneş tamamen helyuma dönüştüğünde, 160 kat büyüyecek,,, ve dünyayı yutacak,,, o zaman mı Ra diyeceksin ona,,,
  21. O zaman Ra diyeceksin ona,,,
  22. Son Ra!
  23. Işıkyuvarın ilk optik tayf incelemeleri sırasında bazı soğurma çizgilerinin o zamanlar Dünya üzerinde bilinen hiçbir elemente ait olmadığı anlaşıldı. 1868 yılında Norman Lockyer bunun yeni bir elemente ait olduğu varsayımını öne sürdü ve adını Yunan güneş tanrısı Helios’tan esinlenerek “helyum” koydu. Bundan ancak 25 yıl sonra helyum yeryüzünde izole edilebildi.
  24. Bu siyahla yazılmış,,, bu güneşten değil,,, bu aydan,,,
  25. Bir güneş günü 25 gündür,,,
  26. Bazen ayın ufukta hareket etmediği zannedilir. Bu özellikle dolunay zamanında eylül ayında gece ile gündüzün eşit olması durumunda belirgindir. Gerçekte bu devrede ayın yörüngesi ufukta çok yatık açı yapar; ay doğarken ufka paralel hareket ediyormuş gibi gelir. Bunun neticesi olarak ay sadece birkaç dakika gecikme ile doğar. Gelenek olarak çiftçiler günün sonundaki bu ilave aydınlık saatlerini sonbahar hasadı için kullanırlar. Bu sebeple eylülün dolunayı “hasatçının ayı” diye isimlendirilir. Ekimin dolunayında ise bu olay daha az ortaya çıkar ve “avcının ayı” olarak isimlendirilir.
  27. Dolunay doğarken, tepedekine nazaran daha büyük görünür. Ancak ay, en yüksek noktasında gözleyiciye ufuktakine nazaran 6400 km daha yakın olması sebebiyle çap açısı ufuktayken daha küçüktür. Bu olaya “ay yanılgısı” denilmektedir.
  28. İyi yanıltır,,, daha küçüğü daha büyük görüyoruz,,, osmanla tanıştım,,, fernando pessoa,,,
  29. pre-fernando,,, re-pessoa,,,
  30. “Aslına bakılacak olursa, sahip olduğumuz tek şey izlenimlerdir; dolayısıyla, hayatımızın gerçekliğini izlenimlerin üzerine oturtmalıyız, algıladıkları şeylerin değil.” fernando pessoa—
  31. Ay hep yüzünü gösterir bize,,, ensesini değil,,,
  32. Halli, haleli bir asi.
  33. Dünyaya kafa tuttu,,,
  34. Enseleyemezsin beni!
  35. 15 saattir tek bir parça dinliyorum,,, evet bunu yapabiliyorum.
  36. Amin!

  1. sandıktan 4 parça çıkarttım, yorumlara aslında ne labirentler gizledim,,, dikkat et labirent, dikkat et! ettin mi,,, pavlov değilim değil mi,,, sana sordum? kulağımda hep aynı müzik çalıyor şu anda  sallıyor beni,,, hep,,, salıncak gibi sallıyor:
  2. xuyum da: Pavlov’un kendisi (the original, auto simultenous)))
  3. one—
  4. ‘Dünyaya ve hayata bir değer vererek Tanrı’nın varlığını da böylece doğrulamış oluyorsun. Oysa şimdi ortaya çıkan herşeyden önce bu değerdir. Bu değer vardır. Onun varlığını duyuyorsun ve insanın duyduğunun ötesinde bir değeri olduğunu görüyorsun. İnsanın duymadığı nesnel bir değerin ne anlamı olabilir?’
    (Pavese Yaşama Uğraşı Sayfa 311)
  5. two—
  6. sürüyle düşünce verir ağaca rüzgar,
    rüzgarlar anlamını bilmez
  7. -İlhan Berk
  8. three—
  9. Gülşeninde alemin bu sırra ermez hiç kimse
    Zağlar azade vu bilbil griftar-ı kafes….FİRAKİ…
  10. (Dünyanın gül bahçesinde hiç kimsenin erdiremediğ bir sırdır ki şu:”Kargalar her yerde serbest de bülbül tutsak kafeste”..)…..
  11. fourtune—
  12. cehennem öğrencisi
  13. Yine de bir şey var orda; ölümü düşünmem mesela. İnsan orda öyle bir aptallaşır ki, düşünemez. İki koşu arasında bir şeyler yazarım düşüncesi ile yanıma defter aldığım olmuştur. Mümkün değil. Hava öyle düz ve ağırdır ki, temerküz kampının gönüllü üyeleriyizdir sanki. Ölümü eve döndüğümde düşünebilirim. Biraz ama. Çok değil. Ölüm endişesi içinde değilim, öleceğim için üzülmüyorum. Yapmak zorunda olduğumuz boktan bir iş işte. Ne zaman? Önümüzdeki Çarşamba gecesi mi? Uykuda mı? Direksiyonda mı? Ve inançsız gidiyorum. Böylesi daha iyi, kafadan dalacağım. Sabah kalktığınızda ayakkabı giymek gibi ölüm de hayatın bir parçasıdır. Yazmayı özleyeceğim ama. Yazmak içmekten de iyidir. İçerek yazmaksa duvarları hoplatır. Bir cehennem var belki de, ne dersiniz? Şayet varsa ben kesin ordayım. Ve ne olacak biliyor musunuz? Bütün şairler sıra ile şiirlerini okuyacaklar ve ben hepsini dinlemek zorunda olacağım. Memnuniyetlerinde ve dışarı taşan gururlarında boğulacağım. Cehennem varsa benim cehennemim bu olur: şairler aralıksız şiir okuyor, biri bitiyor, öteki başlıyor ve ben hepsini dinlemek zorundayım. Neyse, kötü bir gün. Genellikle çalışan sistemim bu kez çalışmadı.
  14. Desteyi tanrılar karıştırır.
  15. Zamanın harcanır ve kendini aptal gibi hissedersin. Zaman harcanmak içindir ama. Elden ne gelir? Sürekli tam gaz gidemezsin. Yavaşlarsın, hızlanırsın. Doruğa çıkarırsın, ardından kara bir çukura düşersin. Kediniz var mı? Ya da kedileriniz? Uyurlar. Günde yirmi saat uyurlar ve harikulade görünürler. Hoplayıp zıplamak için bir neden olmadığını bilirler. Bir sonraki öğündür mesele. Ve arada sırada yakalanacak bir av. Ben güçlerin altında ezildiğimi hissettiğimde kedimi ya da kedilerimi seyrederim. Dokuz kedim var. Kedimi ya da kedilerimin birkaçını uyurken seyretmek beni gevşetir. Yazmak da kedilerimden biridir. Hayatla yüzleşme gücü verir bana. Serinletir. En azından bir süre için. Sonra sigortalarım atar ve baştan başlamak zorunda kalırım. Yazmayı bırakmaya karar veren yazarları anlayamıyorum. Yerini ne tutar.
  16. Evet, hipodrom sıkıcı ve ölümcüldü bugün. Ama şimdi evdeyim ve yarın yine gideceğimden eminim. Nasıl beceriyorum bunu? Hipodroma gitmemin nedenlerinden biri alışkanlığın gücü; hepimiz bu gücün etkisi altındayızdır. Gidecek bir yer, yapacak bir şey. Erken eğitilmişiz bu konuda. Kımılda, katıl. Dışarda ilginç şeyler oluyor belki? Kaçırma. Ne kadar boş bir düş. Barlarda hatun tavlamaya çalıştığım günleri hatırlatıyor bana. Aradığım kadın belki budur ümidi. Bir başka rutin. Düzüşürken bile içimden; bu da başka bir rutin, yapmam gerekeni yapıyorum, diye geçirirdim. Kendimi gülünç hisseder, yine de devam ederdim. Başka ne yapabilirdim ki? Durmalıydım. Hatunun üstünden inip, “Bak güzelim, saçmalıyoruz. Doğanın oyuncaklarıyız,” demeliydim. “Nasıl yani?” “Yani, güzelim, iki sineğin düzüşmesini izledin mi hiç?” “sapıksın sen! ben buradan çıkıyorum!” İnsan kendini çok derin tahlil etmemeli, yoksa hiçbir şey yapmaz, yaşam durur. Bir kaya parçasının üstünde hiç kımıldamadan oturan bilgelere döneriz. Bu da ne kadar bilgecedir bilemiyorum. Aşikar olanı silerler ama bir şey sildirir onlara. Tek bir sineğin kendiyle düzüşmesi gibidirler bir anlamda. Kaçış yok, etki yok, etkisizlik yok. Kendimizi zarar hanesine yazmaktan başka çare yok: oynayabileceğimiz bir hamlemiz kalmamış. Mat olmuşuz.
  17. Gördüğünüz gibi hipodromda günüm çok kötü geçti. Ruhumun ağzında kötü bir tat var.
  18. bUKOWSKI—
  19. feelozofüg quartet,,, I post post,,,
  20. türksün biliyorum, o kadar ingilizcen var,,, kendi anadilimle yazayım;
  21. pÖst, pôST,,,
  22. ZAMANA KARŞI CEPHE AÇMANIN TEK YOLU DONMAKTIR, BİR ELMAS KADAR ASİL VE CUK, BUZ İSE ERİMELİ TAONUN DOSTU, “ak’MALI,,,
  23. BUNU SENDEN ÖĞRENDİM,,, O SU HEP BEN MİYİM,,, AGNOSTİĞİM,,,
  24. AMA SU AKACAK,,,
  25. HEP,,,
  26. BUNU BİLİYORUM,,,
  27. SIRF BUNUN CAKASI İÇİN 66 METRELİK BİR DALGA OLURDUM,,,
  28. TANRIYI DA SORANINIZ ÇIKAR,,, 33 METRE DE CEBİMDE,,, 99,,, 
  29. O “AD’,,, HEM BİR SURET, BİR HÂL, BİR SIFAT; HEM BİR YÜZ: 99 CÜZ,,,
  30. фото,,,
  31. AYDAN ÇİÇEK TOPLADIK BE, VU YE! (LAT.):)
  32. (.(.(
  33. ka—

Read Full Post »