Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Archive for the ‘Maymun Tuzağı – Joseph Golstein’ Category

MAYMUN TUZAĞI…

Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır.
Bir hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır.
Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı kadar büyüklüktedir, yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz.

Maymun tatlının kokusunu alır ve yiyeceği kavrar, ama yiyecek elindeyken
elini dışarı çıkartması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkamaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner ama kaçamaz. Aslında maymunu tutsak eden birşey yoktur. Onu sadece kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir.
Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.

Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken, elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır.

Joseph Golstein


(((Bu yazıyı blogda 16 eylül 2008’de yayınlamışım, bugün bir yorum geldiği için yayımlanma tarihini değiştirdim, sürekli bunu yapmam ama aklıma tüm bu bloga hiç bir eklenti yapmadan onu canlı kılma fikrini getirdi, tüm blogu zaman olarak yeniden dizebilirim, genelde insanlar anasayfadan bağlanıyorlar, buradaki bazı yazıların ise bir kereden fazla okunacak yazılar olduğunu düşünüyorum, düşünüş olarak da, ifade ve anlatım, ve estetik olarak da.

bu arada arzuya yönelik doğulu bir eleştiri vardır, bir tatminsizlikten doğduğu yönünde; doğrudur da, aşık olunca tüm o yoğun kimyasallara daha az ihtiyaç hissedersin; kahve, kola, sigara, uyuşturucu, kimi için şehvet, pornografi,,, bilgelik de yüksek olana çağırır seni, aşka çağırır; ama bir katolik rahibe değil, insana gelelim; duygusuz bir araftansa arzularının dünyasında en azından oyun oynamak bana daha çekici geliyor,,,

yükseğe de mümkünse çık derim))

(((benliğe de gelince, insana batan şeylerin yaşandığı bir dünyada ahlaki bir iskelete sahip bir benlik kurgusu gerekiyor bence, bazı şeylere karşı duruş ve tavır istiyor beşerin hayatı, keşke böyle olmasa da tüm benliğimi Allah’a hediye edebilsem, al desem ipler senin, göster hünerini, ustalığını…

(((benlik sorusunun tam anlamıyla cevaplanabildiğini düşünmüyorum, aklımın genel bir çözümü var insana dair,,, fifti-fifti,,, bazen kendimiz olarak bir benlikle ilişkiye gireriz ki, bu “bi şey”dir, katı ve sabit değildir, tam da et kadar yumuşaktır ve ama su da değildir, onu bir arada tutan bir kıvamdadır, yüzü 1001 ifade içinde yüzen, duran ama yürüyen,,, akmayan sudur da; yarısı sudur da,,,

Read Full Post »