Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Archive for the ‘Din-Dindarlık-Dinsiz – Osho’ Category

Din

‘’Din’’ kelimesi çok güzeldir. “Kavuşmak’’,’’tekrar bir araya gelmek’’ anlamlarına gelen religere kökünden gelir. Kiminle? Kendinizle, benliğinizin kaynağıyla. Peki neden tekrar bir araya gelmek? Çünkü siz kaynağınızla zaten bir aradasınız ki bu yeniden bir araya gelmedir. Siz kaynaktan gelmektesiniz. Derinlerde bir yerlerde hala kaynağın içindesiniz. Yalnızca bir ağacın dallarının köklerini unutması gibi, ama dalları kökten koptuğu için değil çünkü öyle olsaydı yaşayamazlardı. Dallar sadece köklerinin orada olduğunu unutmuşlardır. Egoları, göğe uzanan yükseklikleri, ayla olan romantik ilişkileri sonucunda, yeraltında onları besleyen, destekleyen, olmadıklarında bir an bile var olamayacakları kökleri olduğunu unutmuşlardır. Kökleri kesilirse tüm yeşilleri, tüm çiçekleri ve tüm meyveleri bir rüyadalarmış gibi bir anda kaybolur. İşte size de böyle olur. Köklerden çok uzaklarda, dallarda yaşamaya başlarsınız. Bir yığın çiçek açarsınız. Kendinizden geçmişsinizdir. Çevrenizdeki her şey güzeldir. Köklerinizi tamamen unutursunuz, ancak köklerinizden de kopmamışsınızdır.Bu unutkanlık, sadece unutkanlık. Dinin anlamı budur: Tekrar birleşmek, yeniden hatırlamak. “Hatırlama’’ kelimesi de güzeldir.Yeniden üye olmak anlamına gelir; tekrar kaynağın bir parçası olmak, kaynağa gitmek ve yeniden üye olmaktır. Din hatırlamadır. Din sayesinde organik birliğin, kendinizin yeniden parçası haline gelirsiniz. Din kendi kaynağınızla yeniden birleşmedir. Diğerleriyle ilgisi yoktur, bu tamamıyla sizi ilgilendirir, kesinlikle sizi. Din kişiseldir. Sosyal bir olgu değildir. Ego, her zaman diğerleriyle ilgilenir. Tamamen kendinizle ilgilendiğinizde egoyu bırakırsınız. Var olması için bir neden yoktur. Din tamamen yalnız olduğunuzda, karşılaşacak kimse kalmadığında gerçekleşir. Böyle bir bütünlük söz konusu olduysa el değmemiş bir teklik ve müthiş bir kendinden geçme gerçekleşir.

Dindarlık

Tanrı yoktur, dindarlık vardır. Bu bir özellik, bir kokudur. Onu yaşar ama göremezsiniz.Ve yaşadığınız zaman dışarıda, orada olan bir nesne değil, burada olan bir nesnedir. Kalbinizin derinliklerindedir. O sizin öznelliğiniz, bilincinizdir. Bu yüzden inanmayla ilgisi yoktur ve görmeyle de ilgili değildir. Dindarlık vardır ama Tanrı yoktur. “Tanrı” sözcüğünü ne zaman kullansam basitçe dindarlık demek isterim. Unutmayın. Bu kelimeyi her zaman dindarlık olarak düşünün. Dindarlığın bir özelliği vardır, ama Tanrının yoktur. Ama insanlar bir Tanrı isterler, dindarlık değil; dindarlık ilgilerini çekmez. Buda gibi insanların çok fazla ilgi görememesinin sebebi budur. Buda ve tüm dini, Buda’nın doğduğu yer olan Hindistan‘da yok oldu. Buda dininin yok olmasının en büyük nedenlerinden biri Buda’nın Tanrıya değil, dindarlığa önem vermesiydi. Dindarlığa doğru yönelmelisiniz, ama bu hemen sahip olabileceğiniz hazır bir şey değil. Dua edebileceğiniz, isteyeceğiniz bir şeyde değil. Orada hazır beklemez, varlığınızın özünde bir yerde yaratmanız gerekir. Tıpkı sevgi gibidir, içinizde açması gerekir ve onun kokusunu bırakmanız gerekir. Dindar olmanız gerekir. Sadece o zaman Tanrı vardır, aksi durumdaysa yok.

Dinsiz

İlk olarak paganın kim olduğunu anlamak gerekir. Bir pagan, Hıristiyanların pagan dediği şey değildir. Pagan, doğal bir insandır: içtendir, ikiyüzlü değildir, hayatı doğallıyla yaşar, aklın egemenliğinde değildir.Varoluşun bir parçasıdır. Her zaman varoluşla birlikte hareket edip başka bir yere gitmeye çabalamak yerine, varoluşun götürdüğü yere gider. Bir paganın hayatında amaç yoktur. Bir paganın hayatında anlamlarla ilgili sorular yoktur. Hayatın kendisi o kadar güzeldir ki onun anlamını sorgulamak son derece gereksizdir.

Read Full Post »