Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Archive for the ‘seyahat’ Category

seyahat…

newtonun başına elma düştüğü gün hangi gündür, her yıl temsili bir şekilde yapılmalı o gün, bir şey dank! etmeli insanın kafasına— hayır bu kadar vahşi olamam—  insan 3 darbeden sonrasını kaldıramayabilir… adem elmayı ısırdı ve yerine taktı, ama iş işten geçmişti, o elma newtonun kafasına düştü ve newton onu ışık hızıyla einstein’e fırlattı,,,

ışık hızında zaman durur

-bünye zarar görmeden bu hıza ulaşmak mümkün mü

maalesef efendim

-salla o zaman, B planına geçelim

bu konuda bir B planımız yok efendim

(efendi bunu duyunca beyninden vurulmuşa döndü, zaman bir efendiyi bile beyninden vuruvuruverir gayrı- tanrım nasıl bir eşitliktir bu-beri gelelim…

ruhumu cebime koyarak istanbula gittim-ne şark şehri, ne garp şehri, dank şehri—

hepimizin ne kadar aynı ve ne kadar farklı olduğunu söylene söylene-hayır böyle söylenmedim-biraz baktım, biraz gördüm, biraz bakıldım, biraz görüldüm,,,

bir kiliseye gittim bir arkadaşımla, istiklaldeki, ruhumu cebimden çıkarttım onbeş dakika, sonra tekrar cebime koydum,

tren istasyonundaydım, bir kadın simit uzattı bana, ruhumu aldım öbür cebime koydum,

 

bir arkadaşım chemical brothersın toplama albümünü hediye etti, bir taraftan nostalji -de, future’un nostaljisi—

biraz bahsetmeliyim chemical brotherstan—

dig in your own hole-la gelen başlangıç, yeraltına hitap ediyordu, yerinaltına bir dehliz açmak mı, yerinaltı da karanlıktır, o dehliz de— kapkara yapmayayım ortamı birden— hey boy, hey girls’de iskeletlerin dansettiği bir kliple- doruk bir let it be vardır-kafam kıyak ve kendimdeyim-kendimleyim—

süreçlerinin, ‘out of control’ ve ‘I need to believe something’ ruhsal çalkantılarına da bulaşmış olması paylaşmış olduğum bir deneyim, galvanise gibi doğudan gelen bir esinti, huzurdan çok bir başkaldırının ve bir düğmeye basmakta biriken (push the button) bir öfkenin birleşimi olsa gerek—

brootherhood-adlı bu single albümde daha önce dinlemediğim iki parçalarını buldum- onbir numaralar, ‘keep my composure’la,  ‘the golden path’—

niçe olsaydı, uçuruma varmak için altın bir patikadan geçmek gerekir dermiydi, ya da cennetin de, cehennemin de, yani o sapaktan önce altın bir patika mı vardı—

‘do it again’ şimdilik sonsözleri bu,,,

odamdayım şimdi, ruhumu cebimden çıkarttım,

‘exit planet dust’ tan, ‘alive alone’u dinliyorum— müzik bana atomu çağrıştırıyor, ruhuma kulak vereyim, insanlar atom gibidir de bir moleküldeki atom gibidir bazen, öteki atomlarla tepkimeye girerler—

çünkü

E=mc2

evet!

Read Full Post »