Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Posts Tagged ‘blog’

Karışık bloglamak;

 

Bir makaleye baktım pozitivizmle ilgili, ilgimi çeken bölümleri vardı, ama dikkatimi başka bir şey çekti, sarsıcı felsefecilerin çoğunun ruhları uçlara savrulmuştu, (Bir irrasyonalist yalnızca kuramsal bir dengesizlik içinde olabilir mi? Cantor? Nietzsche? Schopenhauer? Heidegger? Derrida? Heisenberg? Hume? Locke? Kant? Wittgenstein? Ve başkaları? Tüm bu kuşkucuların yaşamları trajik anomaliler sergiler: Sadizm, nazizm, ırkçılık, şizofreni, paranoya. ‘Delilik korkusu’ Russell’ın kişiliğinin temel bir iki motifinden biriydi.) fuko da öyle, normal üzerinden okumamış olanı biteni, anormal üzerinden okumalar yaptı. Bir normallik ve standart abidesi olan modernizmin anormali düzenlerken yaşadığı kırılmalar (delilik, hapishane, cinsellik-insanın arzularıyla tanımlanması 19.yüzyıl ve sonrasına aittir,)

Yazarın pozitivizme (bilimi yücelttiği için etkisini hala hissetiriyor zihinlerimizde) soytarı elbisesi giydirişini simgesel olarak özetlemek istiyorum.

Şöyle diyor yazar

A=A (ne kadar mantıksal!)

-Soytarı sırıtmaya başladı…-

(önerme bile değil lan bu diyor yazarımız, önerme bir başka şeye işaret eder)

ve ekliyor; hani çelişki, hani karşıtlık-

 

2-

 

felsefe iki; bir pozitif bir de negatif sorunla uğraşır “olmak” ve “ölmek”,

olmanın bir biçimi aşk ve ölmenin de tabi, kafaustaları bunu bilirlerdi de tül perdenin arkasında kalsın derlerdi sanki, pek dokunmayı tercih etmemişlerdir,,,

onun şarkısını şairler bilir,,,

seni görmek için

şiirin kanadına bindim

sana dokunmak için

şiirin koynuna girdim,,,

gibi gibi ve ve gibi (aşktan bahsedince belirli sebeplerden saçmalamam gerekiyor, hemen anarşist bir eylem koyayım, tüm teknokratların ağzına ecstacy tıkıp tekno dinletmek istiyorum gibi gibi ve ve gibi)

 

bugün bir bulut okudum…

 

3-

 

makale batı felsefesinin duygulara karşı konumlandığını söylüyor, halbuki mesihleri sevgiden bahsetmiştir kulak vermeliydiler, modern insanın hissesine duygulanım bakımından nefret ve türevleri düşmüştür ( iki modern türev söyleyeyim, sıradanlığı arzulayan bir sıradışılık-yani sıradanın içinde gördüğü o bilinçsiz huzuru arzulayan-huzursuzluk, ikincisi yabancılaşma, üstelik boyut atlamış bir yabancılaşma, emeğe yabancılaşma değil, anlama ve kendine yabancılaşma, narsisistik imgelerle bezeli bir özsevgi arayışı)

reason

reason-able

absolute reason vs. absent reason…

 

4-

 

Benzetmeler;

 

Kimin ruhunu çağırsam, kelimelerle oynadığımız zaman kelimelerin gösterdiği şeylerle de oynamıyor muyuz, dil bir oyunu içinde barındırır, dille oynayayım, Ay’la oynayayım, gecenin şahididir, hem de balıkgöz şahit gözkapakları olmayan, derlerki (nasıl da atıyorum, Ay’a kadar, atılmaz demeyin, Apollonu attılar da Ay’ı göbeğinden vurdular) diyorum ki o zaman, hatta demeyeyim, rivayet edeyim: Tanrı’yı Ay’a gömmüşler!

Hadi biraz daha oynayayım kelimelerle, Ay da dansetsin, ateşböcekleri gibi olsa mesela, yanıp sönen ve serserice gezinen ve mesela bu gece yedi tane gördüm desem, ikisi gece dörtte sırra kadem bastı, ve tarihte birgün diye yazsa tarih, bir sürü göründü gecede, bir sürü Ay,  üç yüz tane., bir club’a dönmüş olmalı dünya o gece. Herkes o gece illaki sevişmiş olmalı.

Bir rivayet daha Van Gogh kulağını Ay’la kesmiş!

 

 

 

 

 

 

Read Full Post »

Entropim! O pimi Tanrı mı çekti?

Başlangıç;

 

Başlangıç var mı gerçekten; hareket yoktu diyorsun ve madde sonsuz yoğundu, zaman yoktu diyorsun…

 

 

 

Patlama;

 

Bir sır ver bana, sende kalsın de, tüm bu evren bir hidrojen atomunun içinde ve her hidrojen atomu bir evren de bana, bunu bağıra çağıra herkese anlatayım, ihanet mi; hayır! Kimse buna inanmazsa sır ortaya dökülmüş sayılmaz; böyle bir sır ver bana bir kuyuya değil gökyüzüne fırlatayım yine de aramızda kalsın…

 

Adalet istiyorum senden, cana kıyanın canına kıyıla, diri diri mezara gömen diri diri mezara gömüle, seven sevile, nefret veren nefret ala… Adalet bu gerçekten, gerisi palavra! Acı acıyla, neşe neşeyle, akıl akılla, hile hileyle kadeh tokuştursun, gör o zaman acımdaki azameti, işit şen kahkahalarımı, konuşmam sadece, dinlerim de o zaman, hilesine güvenebilir insan, şansına değil!! Adalet istiyorum senden, affetmek benim işim değil, o senin işin ve senin işine burnumu sokmak istemem!

 

Öyle bir renk gösterki bana kırmızı onu gördüğünde kıpkırmızı olsun, gözlerimi simsiyah yap ama içinde o renk olsun ve o rengi gören taş olsun!

 

O kadar İnsan yapki beni Şeytan önümde secde etsin! Ve onu elinden tutup ayağa kaldırayım.

 

Her insan yap beni, herkes olmak istiyorum, ona ne dokunduysa bana da dokunsun, ne kadar yücelmişse ve ne kadar alçalmışsa… Cellad cellad olsun yani kendi kafasını uçursun. Kral olmak istiyorum ama bir o kadar soytarı da. Tam olmak istiyorum ve eksik olmak, korkudan ölmek istiyorum ve ölümden korkmamak, hür olmak istiyorum müebbet yatarak.

 

Böcekler rüya görsün bunu istiyorum senden.

 

Öyle kelimeler istiyorumki senden zirve yerin dibine batsın, okyanus bir damlaya sığsın, bir fil ezsin karınca o kelimeyle, bal ekşi kaçsın yanında, acı kaçsın, zehir utansın, beyaz kör olsun, denge kaybetsin kendini, imkansız birde bin ve işkence ninni gelsin kulaklara, bu kelimelerle dile gelen iki doğru sonsuzda kesişmesin hemen kesişsin…

 

Dostum olmanı istiyorum ve düşmanım, bir azizeden çok bir orospu olmanı ve sana öyle aşık olmak istiyorum!

 

 

 

Dağılma;

 

Tanrım! Sen yoksan, ben de yokum!

 

 

Read Full Post »