Tüm geçmişi kurtarmak, “böyleydi” denilen her şeyi yeni baştan yaratmak; “ben böyle isterdim” diye; benim için bu olurda kurtuluş,,,
f,,,
nIETZSCHE,,,
sign: imza
sign: işaret
(bir kaç gün sonra bir seyahate çıkıyorum, ne kadar süreceğini bilmiyorum, ruhumun kimyasını düzelttim de, bedenimin kimyası bozuk, ayakbağı oluyor, özel işaretlerim bende kalsın, ama bunu paylaşma gereği hissettim, hissettiğime göre bir anlamı vardır muhakkak,,,
,,,
görünmeyen olmak bazen daha iyidir görünen olmaktan … açıklamaya muhtaç bir cümle mi oldu?
benim merak ettiğim şeyi söyleyeyim,
buradaki her hangi bir yazının bam teline dokunduğunda o telden çıkacak ses,
sezgisel olarak yaklaşıyorum, şöyle bir ses duyma hevesiyle, bım, evet diyeceksin, tel doğru, bam teli, ama sonuç bu: bım; tehlikeli bir yer burası, şu da ihtimal dahilinde bum!!!
Benim de meraklarım var, şöyle ; aradığın bir şeyi bulamadığında, sadece aradığını mı bulamamış oluyorsun, yoksa hiçbirşeyi mi ?
“mesela” hayatta, ava giderken avlanmanın yanı sıra, ava diye gidip o doğa yürüyüşünden daha çok zevk almak, av kısmını bi kenara bırakmak da var.
doğa yürüyüşü vs av, e ne de olsa hatun kişisi ve ikibinler civarı yaşayan bir hatun kişisi, avdayken doğa yürüyüşü diye bi şey yoktur kiiiii : )
ankaradan devam ederim,,,
sen oltanı salla : )
avdayken doğa yürüyüşü olsa ne olmasa ne , olay o değil ki, ben burada av ve avcılık hakkında bilgi de vermiyorum, sadece demek istediğim birşey vardı, anlamamış olma ihtimalin yok ama … “ama”sını da sen biliyorsun. balık tutmak için denize açılıp denizden, gökyüzünden, o an orada olmaktan keyif alıp, amacı olan balık tutmayı bir kenara bırakmak gibi de diyebiliriz, ama bunu dediğimizde de, balığa çıkan adamın (mesleği bu değilse) zaten biraz da bunlar için orada olduğu aşikardır da diyebilirsin. herşeye birşey.
evet ikibinlerde yaşıyorum, üstelik hatun olduğum da bir gerçek,hatta hayatımın büyük kısmı ankarada geçti (doğmak dahil), ava da hiç çıkmadım, ihtiyacım olmadı, anlatımları yanlış yollar üzerinden kurmuş olabilirim. ama , bunun arkasından da bir ama gelir…
konu dışında, fazla bir işgal oldu burada, temizleme kısmı sana kalmış
ankarada mısın hala,,,
ava giden avlanır diyelim olsun bitsin,,,
balığa geliim, dedemle balığa çıkardık, gökyüzü falan sikimizde olmazdı, mal gibi denizin ortasındasın zaten, ama o oltaya balık vurma anı, misina titriyor falan, ah seda, bak şimdi dörtbin nesil önceki dedemi merak ettirdin, sana da 30 milyon nesil önceki dedeni bulucam fosil kayıtlarından, aha diicem al, kuyruğu olduğuna, suda yaşadığına bakma halis mulis dedendir : )))
ankarada değilim iyi ki değilim, galiba orada yaşamanın bi limiti var, aşınca boğuluyorsun, gidince özlüyorsun, geri dönünce aslında özlememiş miyim lan acaba oluyorsun, gidiyorsun gene özlüyorsun, ama orada olup nefret etme raddesine gelene kadar, uzak durup özlemek daha iyi,
balığa gelince, ben ona gelmiyim yiyenlere afiyet olsun, tutanlara kolay gelsin, odaklandığı yerler fuzuli olanlara aşk olsun, olmayanlara şak.
ama dedem… ah dedem… bulursan mucizevist olursun. bu kelime ile ilgili yorum yapmamanı rica edicem, uydurmadır evet.
nerdesin peki,,,
mucizetör, bunu da ben uyduymuş oliim, bir de düşünce tarihine, pozitivizmden sonra negativizmi kazandırmak istiyorum, aslında tüm beşeri bilimler negativisttir, tanımlama oğlum işte, tanımlama insanı, hem adam olan bu tanıma kafayı koyar, hem de özün hiç işte (bu da mı tanım oldu) , gerisi desen bir çember, hala ünlü sorumdur, sınırlamalı mı, sınırlamamalı mı, sınırlarsan hangi sahada kısa paslaşmalar yapacağını bilirsin, sınırlamazsan topu havaya dikersin belki aya gider : )))
du bloga da yazı atiim, kaşıdın beni,,,
senden beklemezdim ama çatlaklara kakao yağı iyi geliyor(muş) :)
bana gelince ayıp etmişim ama senin yazdıkların bu diyalog için iyi bir son gibi geldi tekrar bakınca.
bir de ben devrik cümleleri çok severim ve dolayısıyla konuşur gibi yazılmasını.
yazdıklarını okudum, damarlarımda ilginç tepkiler var, solunumumda keza, önce kendimi dengelemem gerek. bu sıralar çok unutkanım.
İstanbul 22.04.11
sınırlamaların olduğu yerde buluş yapılmaz.
negativist olmadan buluş yapılmaz.
diğer yandan sınırlamanın olduğu yerde insan bi gaza gelir.
sonuca ulaşmak için pozitivizm de gerekir.
velhasıl benim bişi bildiğim yok gibi, hayatın sırrını … hiç.
bir hafta, on gün içinde istanbuldayım, telefonunu bıraksana, blogdan tanıştığım insanlar oldu, iyi oluyor, blogundan yuvarlıyosun zaten onu, mesela, şöyle: 2,784, tamam diyosun bu 3’tür, sonra bi bakıyosun, mesele 2 de bile değilmiş, ,,,784teymiş, allahım abuklamak istiyorum,)
sokratın insan araması gibi belki de,
,116 arıyorum,,,
ya da tam olsan ne yazar
küsuratlı olsan ne yazar,,,
veeeeeee
taş mı daha gerçek
gerçek mi daha taş
tam olsan tam yazar
küsurata küsurat,,,
mına koyiim
benim parçalanmamla
postmodern hayatın parçalanması çakıştı
her şey eğriyken neden doğruyu ararım ki,,,
hehe bak bu tam feelozofluk : ))) :
bak bu eğri
hım, peki doğrusu ne
onu bilmiyorum, aa du bak bu da eğri
.
.
.
şimdi sırf beyninin kıvrımlarını okşamak arzusuyla soruyorum,,,
bu üç noktanın diğerinden farkı ne : )))