* Düşüncede saplantı, ayrıntının ortaya çıkmasını sağlayan bir ayrıştırıcıdır. Kimyadaki ayrıştırıcılardan tek farkı ise, ayrıntıya yapışık olarak yaşamasıdır. Oysa bir kadına saplanmak, ‘saplantının’ kendisini görmezden gelme çabası içinde istemeden uygarlaşmaktır. Saplantı, bu açıdan bakıldığında, düşünsel bir cesarettir. Hastalıklı bir kadın, nasıl bir türlü sevdiği erkeği bırakamıyorsa, saplantılı düşünce de olguların temelindeki ayrıntı noktayı öyle kavrayıp, ona sıkı sıkıya bağlı kalarak sıradışı sonuçlar üretir. Saplantı ve önyargı, birbirlerini tamamlayan ve haz prensibi doğrusunca yaşayan iki düşünme tekniğidir.
* Eskiden büyük sözler edebilmek için çok kitap okumak gerekiyordu şimdi ise çok aşık olmak. Bu aşk, ne kadar gerçekleştirememişse kendini, büyük sözler de o derece inandırıcı olacaktır. Görünümler dünyasının görüntüler dünyasına olan üstünlüğüne benzer biçimde, inandırıcı olmak da inanca karşı yadsınmaz bir üstünlük taşır.
* Pierre Reverdy imgenin katıksız zihnin yaratımı olduğunu söylüyor. Bugün bunun tersini yaşıyoruz. Zihnin imgeler tarafından yaratıldığı bu dönemde yabancılaşmanın yerine ancak parçalanmadan söz edebiliriz. Her parça, anın zihnini taşıyor. İmgelem, sürekli doğurarak kendini kaybettiren bir yoğunluk olarak var. Artık şiiri yazan şair değil, şairi yazan şiirin ta kendisi.
* Yitirilmiş olanla yok edilmiş olan arasında derin bir uçurum vardır. Birincisi uygarlığın nedenidir, ikincisi nedensizliğin nedeni.
Andre Breton (Sürrealismus)
(http://surrealismus.blogspot.com/search/label/Aforizmalar)
bir söz de benden gelsin:
Beyin şekil olarak en çok bağırsaklara benzer, çünkü beyin esas olarak bir sindirim organıdır—
beyin benzetmesi çok yerinde…
Bir ekleme de benden gelsin…
Olan bitenler bizi şuna inanmaya sevk ediyor: Zihinde, yaşamla ölümün, gerçekle düşselin, geçmişle geleceğin, iletilebilir olanla olmayanın çelişki olarak algılanmadığı bir nokta vardır.
…
Deuxième Manifeste du surréalisme, 1930
Andre Breton
Ne güzel söylemiş kendini gerçekleştiremeyen aşk yetiyor diye.. Gerçekleşmeyen her düş bu dünyadaki tüm kurulacak cümlelere yetiyor da biz onu bir türlü yaşamaya yetiremiyoruz… Saf çelişki…. hangisine ihtiyacımız olduğuna bir karar versek ya düş kurmaktan vazgeçeceğiz ya da yaşamaktan…
BEYNİM!!! https://www.youtube.com/watch?v=BldbhqiihY8
_düş dalgını
dönen dişliler =sol ve sağ lob!!!
_beyin sindirim değil öğütme organıdır!!!
Notun dibi: hayatımın sözüdür > bazı kişiler kaçmaktan korktukları için cesur zannedilirler!!! _Thomas Fuller