Sevgi sözcüğüne o kadar takıntılı olursun ki, sevginin bir sözcük değil, bir deneyim olduğunu unutursun. Tanrı sözcüğüne o kadar takıntılı olursun ki, Tanrı’nın bir sözcük değil, bir deneyim olduğunu unutursun. Tanrı sözcüğü Tanrı değildir, ateş sözcüğü ateş değildir, sevgi sözcüğü de sevgi değildir.
Usta seni sözcüklerden kurtarır, her tür hayali felsefeden kurtarır. Seni bir sözsüz sessizlik durumuna getirir. Dinin ve felsefenin başarısızlığı, her birinin gerçek deneyimin yerine konan şeyler olmasındadır. Buna karşı dikkatli ol!
Guzel olmus. Ama sanki biraz daha desilmesi gerekiyor gibi duruyor…
yabanıldan okumuştum, ilk yabancılaşma kırılması ekin (kültür-tarımla) ortaya çıkıyor ve sınıflar da tabi,,,
bir deşik de şu olsun: anlatmak için yaşamak,,,
bir tane daha, dilin içine hapsoluyoruz…
İ N T İ K A M sözcüğü bir ceset daha mumyaladı,,,
M E L E K sözcüğü kanat taktı ama uçamadı,,,
kıssası şudur: dokunmak seni seviyorum demeye on basar……
dokunmak seni seviyorum demeye on basar
ben bi ara o sozleri duymayi hic bir seye degistirmeyecegim an yasamistim :-(
felsefe için başarı/-sızlık ‘ tan söz edilebilir mi bilmiyorum .çünkü kimse beni birinden birine ikna edemez.felsefe için varılan yer, bir yerdir;başarı(lı)sız.
bir deneyimin,bir duygunun,bir durumun.. (ve söyleyenin)bütün olanaklarının katılmasıyla kurulmuş cümleler duymayı severim.bana yeterince gerçek gelirler.kulaklarımın pası silinir.fena mı ..
sözcükler ve bir araya geldiklerinde oluşturdukları cümleler ve bir araya geldiklerinde oluşturdukları kavramlar olmasaydı , herkesin bildiği , hissetiği kendine ! şeklinde kasık kasık dolanırdık ..hatta kendine bile değil ..tarifi olmadan vücuduna yayılan ılıklığın ne olduğunu nerden bileceksin ..en azından kendine söylememeli mi insan ..e söylerken birileri de duyabilir.benim için sakıncası yok.(vücuduna yayılan ılıklık meselesi , dokunmak ve seni seviyorum demek bahsi açılmış olduğu için aklıma geldi. )
sözcüklerin gücüne inanıyorum .ama tabii kiiiiii , ne söylediklerine bağlı.