Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Archive for Kasım 2010

Bölüntü…

_ Denir ki; ‘’Serçe ağlarsa” ölüme delalet aman ha!
Kaç serçe ağlatmıştı -ruhu çekilen kadın- hiçbir vakit bilmedi, bölüntüsünde ruhunun…

Read Full Post »

Us3

Us3’den 4 parça ekledim playliste, beğeninize,,,

Read Full Post »

Benn…

Şimdi sen söyle bana!
Kaç ben bir suskunluğu vururum?

Read Full Post »

bana geliyorsun, derdini anlatıyorsun, derdin mi var, gözlerinin içine bakıyorum; tabi ki sana büyü yapmışlar,,,

büyü diyorum kafana bir tane patlatıyorum,

büyüdün mü diye soruyorum, hayır dersen büyü diyorum bir tane daha patlatıyorum,

büyüdün mü, büyümüşsen geri dönüşü yok merak etme, ne dert kalır ne kasavet,

yine hayır dersen sana karabüyü yapmışlar; bunu kimse çözemez, götüne bir tane patlatıyorum, siktiri çekiyorum sana,,,

bunu 1 milyara yapıyorum, o parayı bayılman, büyü bozumunun bir parçası, şimdiye kadar bana gelen sekiz yüze yakın kişiden 3ünde karabüyü vardı, diğerlerini çözdüm,,,

0312 314 74 66

(gelmeden önce randevu alın, önümdeki bir ay doluyum mesela, bir günde yalnız bir kişiyi patlatıyorum, racon meselesi)

Read Full Post »

Geçen bir yazı okudum, farkındalığın hücresel çapta da olduğunu, yani hücresel farkındalık olduğunu söylüyordu, farkındalığı ise teması değerlendirme ve gözlemleme olarak niteliyordu, atomlara, kuarklara kadar varacak bir farkındalık, buradan çıkacak sonuç şudur, evren zekidir, güzel olurken de zekidir, güzelliği görürken de, bu oldukça mistik bir düşünce ve aynı zamanda bilimsel,,,  evrenin kendine uyanmasını temsil eden insan, evrimi artan ölçüde manipüle ediyor, sonuç: unresolved passion!!!

Sen ki her daim belirsizlikten alırsın herşeyi, ey Fettah (fetheden, açan)

Yemin billah, seni bileceğim, seni tanıyacağım, senin dilinle şakıyacağım,,,

Feelozof tan efsunlu name: zekan güzelliği göremiyorsa söyleyeyim; 2+2=4tür…

Read Full Post »

Tekilam…

mariana, tekilam benim,,,

onun karşısında kendimi o kadar rahat hissediyorum ki, o ilk gençlik kahkahalarını bana da bulaştırdığı için de müteşekkirim kendisine, büyük sırrı onun kulağına fısıldadım, hemen anladı, sözüm baki adamım (allaha böyle sesleniyorum) güzel bulduğum her şeye aşık oluyorum, aşık olduğum her şeye o sırrı veriyorum,,,

“…Bir bilgenin çok değerli ve güzel bir atı varmış,
Çöl bedevisinin biri de göz koymuş atına bu bilgenin,
Bilge adam atıyla çölde giderken bir gün baygın süsü vermiş kendine bedevi,
Bilge inmiş atından yardım etmekmiş tek niyeti,
Bedevi görünce bilgenin atından indiğini,
Sıçramış bir çırpıda atın üstüne, tutmuş üzengiyi,
Uzaklaşmış biraz ve dönüp bilgeye demiş ki:“Atını çok beğeniyordum” kusura bakma,
Bu yaptığımı da sakın kimseye anlatma,
Anlatırsan bu yaptığımı başkalarına,
Gerçekten çölde kalana da, çölde bayılana da kimse yardım etmez…”

Duydun mu beni,
Anlıyor musun bu hikayeciği,
Anlar mısın bu inceliği,
Mariana’yı niye yazdığımı anladın mı,,,

bir kaç gün sonra istanbula gidiyorum, sanırım benim için susma zamanı yaklaşıyor,,,

ilginiz için teşekkür ederim,,,

sır yorumda—

Read Full Post »

gün aydınlanmıyor!
günlerin aydınlığı
pencerenin genişliği ile kısıtlı
geçmişimiz nereye gidiyor
nerede unutuldu gelecek
öylece beklemek olmamalı
zaman dediğimiz şey
yaşlanmak olmamalı
çık evinden, işyerinden, bürondan, ofisinden,
toplantı odalarının sıkıntısından,
müdürün karşısındaki pespayeliğinden çık,
çık fabrikandan, tekstil atölyenden, son ütücünün terinden,
işçinin emeğinden çık
çık sahte tebessümlerden, yardakçılıktan, yalakalıktan, yağdanlıktan
beklentilerinden çık
çık ‘bir gün işimize yarar’lardan, ‘ne me lazım’lardan
çık çocuklarının hayatından
annenin sevgisinden
babanın maaşından
ailenden çık
çık okullardan, dersanelerden, sınıflardan
elişi kağıtlarının gereksiz parlaklığından
öğretmeninin gözlerinden çık
çık üniversiteden, bilim adına öğretilen safsatadan,
öğretim görevlisinin sana önerdiği kendi kitabından,
resmi ideoloji kürsülerinden, intihallerden çık
çık postaneden, nüfus müdürlüğünden, vergi dairesinden
meclisten, yargıtaydan, danıştaydan, sayıştaydan
sadece çık
başka bir şey yapmayı düşünmeden
çık hastahanelerden
satılık doktor reçetelerinden
bıçak paralarından
kan kokusunu seven cerrahlardan
hırsız eczacılardan
hastalardan nefret eden hemşirelerin suratlarından çık
çık aklının kerhanelerinden
orospu ahlak anlayışının kaypaklığından çık
saygı duy bir orospuya
satılan emekten daha az değerli değildir eti zira
çık karakollarından, polislerinden, kışlalarından, askerlerinden
çık sınırlarda mayına basıp ölenlerin vebalinden
silahlardan, bayraklardan, marşlardan, antlardan, vatanlardan çık
koca bir halkın acılarından, dilinden, kültüründen çık
çık işgal ettiğin yeryüzünden
çık camiilerden, ezanlardan, tarikatlardan, şeyhlerden, müridlerden,
erkek tanrılardan, yalancı peygamberlerden, şarlatanlardan,
din diye sana yutturulan haplardan çık
sömürdüğün kulların hayatlarından çık
çık, yeter ki çık
çık bankalarından, borsalarından, şirketlerinden, sermaye artırımlarından,
hisse senetlerinden, teminat mektuplarından, eft’lerinden, havalelerinden,
kredi kartlarından, gerizekalı ekonomistlerin salak analizlerinden çık
televizyonlardan çık
reklamlardan, markalardan, dizilerden, modellerden, mağazalardan,
deri ayakabı satın almaktan, sürekli değişen telefon modellerinden,
elindeki poşetlerden, tüketerek tükenmekten çık
çık ‘onda var bende neden yok’lardan,
taklit etmekten, herkesin yaptığını yapmaktan
başkası olmaya çalışmaktan çık
çık artık midendeki hayvan mezarlığından
mezbahalardan çık
çiftliklerden, hayvanat bahçelerinden, hipodromlardan,
arı kovanlarından, hayvan deneylerinden, parfümlerden,
deodorantlardan çık
çık artık balıkların hafızasından
bu gürültüden, karmaşadan, trafikten,
her şeyin bir fiyatının olduğu bu mezbelilikten çık
çık hayatının güvenliğinden
paranın sağladığı sahte güvenden çık
ter kokmayan temizliğinden çık artık
yeter ki çık
nereye girdiğinin hiçbir önemi yok
bu karanlıktan daha aydınlık her yer
sokaklara çık
sıkıldım

fazıl tar—

Read Full Post »

Bir gece
sevdiğim içeri girdi.Yerimden öyle bir fırlamışım ki, elbisemin eteği
mumu söndürdü..Güzelliği ile karanlığı dağıtan sevgilim sordu ; ”Ben gelince neden ışığı söndürdün..?”Dedim ki ; Güneş doğdu zannettim…[Sadi Şirazi]

Read Full Post »

Yelkovan kımıldadı, hayat saatim soluk aldı, – ömrümde duymadığım bir sessizlik vardı çevremde; yüreğim yılgıya kapıldı.

Yalnız gezerdim; o yanlış yollarda gönlüm neye acıkırdı geceleyin? Dağlara tırmanırdım; kimdi sen değilsen, aradığım dağbaşlarında?

Gürültüler ve gök gürlemeleri ve fırtına sağanakları, bundan, bu sakıngan, kuşkulu kedi dinlenmesinden yeğdir gözümde; kişiler arasında da usul basanlara, yarım yamalak kişilere hınç bağlarım en çok, kuşkulanan, durumsayan, geçen bulutlara.

Yüreklilik en iyi öldürendir: yüreklilik, acımayı dahi öldürür. Oysa acıma, en derin uçurumdur: kişi, hayatı nice derinliğine görürse, onca derinliğine görür acı çekmeyi de.

Ama yüreklilik en iyi öldürendir, saldırgan yüreklilik: ölümü dahi öldürür o; çünkü der: “Bu muydu hayat? Peki öyleyse! Bir daha!”

Akşamları ateşin başına oturduklarında hep beni konuşurlar, ama hiç biri beni düşünmez.

Onlar, gerçekte en çok bir şeyi isterler: kimsenin kendilerine zarar vermemesini. Böylece herkesin hoşuna gitmek, herkesi hoş tutmak isterler.

Ama “erdem” deseler de, ödlekliktir bu.

Ah bu iyiler! İyi kişiler gerçeği hiç söylemezler. Bu türlü iyi olmak, ruh için sayrılıktır.

Baş eğer bu iyiler, teslim olurlar; yürekleri öykünür, canları söz dinler; oysa söz dinleyen, kendini dinlemez!

Her bilgi, tedirgin vicdanın dibinde yeşermiştir şimdiye dek! Parçalayın ey gören kişiler, parçalayın eski levhaları!

Ah, bütün yarım istemleri bıraksanız da, eylemde olduğu gibi, tembellikte de tam kararlı olsanız!

Kimine göre yalnızlık, sayrı kişinin kaçışıdır; kimine göre de, sayrı kişilerden kaçıştır.

Ve kötüler ne kadar zarar verirlerse versinler, iyilerin verdiği zarar en zararlı zarardır.

İyilerin aptallığında dipsiz bir kurnazlık vardır.

İyiler, kendi erdemlerini bulanı çarmıha germek zorundadırlar! Yaratıcıdan nefret ederler en çok, levhaları ve eski değerleri altüst edenden, bozandan, – yasabozan derler ona. Çünkü iyiler, yaratamazlar; onlar hep sonun başlangıcıdırlar. İyiler yalancı kıyılar, yalancı güvenlikler öğrettiler size; iyilerin yalanları içre doğup büyüdünüz siz. Her şey iyiler eliyle baştan aşağı burulmuş, çarpıtılmıştır.

Birçok şeyi yarım yamalak bilmektense, hiç bilmemek daha iyidir! Başkalarının düşünceleriyle bilgelik etmektense, kendi hesabına delilik etmek daha iyidir!

Ben büyük horgörenleri severim. İnsan altedilmesi gereken bir şeydir. Boyun eğmektense umutsuzluğa düşün daha iyi.

* * *

Friedrich Nietzche, Böyle Buyurdu Zerdüşt,

Read Full Post »

Bacon…

——————————           OU YE ————————————————-

 

Read Full Post »

« Newer Posts - Older Posts »